YANKILANDIM DA DURULDUM!- Alper Gencer

'Yazılar, Denemeler.' forumunda zipper tarafından 23 Ağu 2013 tarihinde açılan konu

  1. zipper

    zipper quae nocent docent

    Vuruldun seni bir karanlığa gömdüler
    adını sordular söylemedim münevver
    üstümü aradılar yok altımı aradılar yok
    boynu hayli bükülmüş bir tuzaktan baktılar
    cesedini gösterdiler sana çok benziyordu
    anlamak istediler hep uzaktan baktılar
    nasıl yaşatıldıysan öyle öldürülmüştün
    çekinmedim ağladım
    anlamadılar

    Ben bir sokak lambasına vurulmuşum münevver
    gece olunca karnım gövdemde bir ağrıdır
    ne anladıysam al, al hepsi senin olsun
    nasıl olsa mutmain bir vedayla gidiyorsun
    hasretinin bitmesine senin adına mutlu
    gülümser bir törenle kutsandı hemen yasın
    aklın aldığı göz yüreğin aldığı bakış
    çekilmiş fişlerden daha bir boşluktasın
    ne söylesem ancak kelimelerce kabz
    nere baksam ufkun ardındaki karanlık
    bir volta boyu sokak tenviratıdır acz
    uzansam tutulmaz bir nahoşluktasın

    Çan vuruldu ezan Allah dedi sen söndün
    böylece üç yerinden daha vurulmuş oldu sükut
    ölüm durdu yani dirilmenin imkanına
    kurşun vınlayıp sekti
    yağmur yağacaktı, şemsiyem kırılınca
    bulut tetiği çekti
    epeyce geçti üzerimden gökyüzü
    bertaraf oldu sınır
    Ali’sini bulmuş gibi kamber
    herkes bir tarafa doğru ıslanır
    ben sana doğru ıslandım münevver
    yastıksa binlerce tüydür
    mantıksa paramparça
    örtüyse bundan böyle yırtık
    yağmur dursa da kurumam
    güneş çıksa da kurumam artık

    Sebeplerin çağından geçiyoruz münevver
    elbette her fiyasko
    açığa çıkarılmamış bir cinayet korkusuyla örtülür
    elbet her susuş
    sonuçları belli sebeplerle yontulur
    niye sustun demiyorum ama niçin konuşmuyorsun
    biliyorsun münevver
    bile bile gırtlağın köpeği olmamışsa bu eğri harfler
    düşünmek akla ur olmamışsa
    ve o büyük gerilmenin adıyla başlamıyorsak sevişmeye
    dolanan kalp yorulan kandır
    bütün yankıların gücü adına
    insan sustuğu zamanlarda ne kadar da konuşkandır!

    Söze başla ve kopar perdeleri seyirciden
    bak bayraklarım kırık hala bileklerimden
    ipi tutmuşum münevver ipi tutmuşum
    unuttuğum marşları ezbere biliyorlar
    kaybederiz korkusuyla giriyorlar savaşa
    biz yalnızca galipliği inkar etmekteyiz
    gayb ederiz ümidiyle olan biteni
    üç günahı üç tövbeyle hünkar etmekteyiz
    sen beni kim sanıyorsun allah’ın seversen
    üzerimde ışık kırıyorlar münevver
    mercek yapıyorlar kavislerimden
    on bin kadar göz gezdi paralelimde
    adını sordular söylemedim münevver
    kurmuşsun bağdaşını bir odağımda
    bakmayı en baştan unutsalar görürler
    ince bir körlük gerek seni çözmeye
    çözmekten ölmek gerek seni çözmeye

    O kadar eminler ki sabah olacak diye
    geceyi plan gibi taşıyorlar münevver
    hiç mi ölmek düşmez apansız dakikaya
    kaç saniye sonrasını yaşıyoruz haber ver
    sağlıklı bireyler olarak münevver
    sağlıklı şekillerde ölüyoruz buradan
    nereye ölüyorsak oramızdan tut beni
    ağzımdan kaçırmışım bir turna sürüsünü
    konuşsam gökyüzü sussam senin yüzün
    modernoğlu görmek istemez ölüsünü
    nereye susuyorsak oramıza ek beni

    Zaman geçiyor sanki ben içinde değilim
    sürekli hatırlıyormuşum gibi dışarıda
    çarşıya çıkmışım da eve dönememişim
    eğer ben çarşıdaysam kim duruyor evin ortasında
    aklımı azaltarak bıraktım münevver
    bir çırpıda bıraktım bana çaktırmadılar
    adını sordular çevirdiler yanımı
    samimiyet kaptılar gözden temas yaptılar
    mış gibi ses verdiler diyaframlardan
    aldanacak bir taraf bırakmadılar
    aldanmadım münevver aldanacak neyim var
    o kadar susuzum ki su artık neye yarar
    insan hasretten kuduruyor kudurdum
    unuttum gayrı hatırlatıp da delme
    yokluğuna bağırdım
    yankılandım duruldum
    ben bu beklemeğe alıştım gelme!

    Nereye gidiyorsak oradan geldik
    sıcaklığın kar yağarken aklımda
    soluğumuz dumanlı kafamız iyi
    ama mıh gibi çakılı duruyorsun saklımda
    sevdiğimi söylüyorum bir serçe sürüsü konuyor hemen
    sonra bir serçe sürüsünü vuruyorlar vuruyorum
    nasıl bir korkuysa o nefes nefese
    gece boyu uyumayan mezarlık mı o!
    insan hasretten kuduruyor münevver
    yaşamak ölümün sevgi duruşu
    soruyorlar hayatı vallahi bilmiyorum
    ben ölümden daha
    ben ölümden daha
    ben ölümden daha hayati bir şey bilmiyorum


    Sözler asansöre binmek gibi bazen
    sözler ki bir anlamın içindeyken münevver
    sözler asansörden inmek gibi bazen
    sözler ki bir anlamın içindeyken münevver
    vuruldun seni bir karanlığa gömdüler
    adını sordular söylemedim münevver
    sağımı aradılar yok solumu aradılar yok
    boynu hayli kırık bir niyetten baktılar
    çocukluk resimlerin… her birini yaktılar
    nasıl doğurulduysalar öyle yaşıyorlardı
    çekinmedim anladım
    ağlamadılar...


    Alper Gencer
     

Bu Sayfayı Paylaş