Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı, Dolaşırken birçok siyah gölge odamı, Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım; Yine seni düşünmekle geçer zamanım Bu kimsesiz Bu mahzun kış gecelerinde Serpilirken pencereme avuç avuç kar İçerimde hicranlardan bir nehir akar Karların da lambam gibi rengi sarıdır Onlar yırtık bir mektubun parçalarıdır: Rüzgâr, sana yazdığımı geri getirdi Pencereden dondurucu bir nefes girdi Rüzgâr yaptı her çatıda ayrı bir makam Yine senin hayalini gördüm bu akşam Hançeremden alev gibi çıktı bu çığlık: -Git istemem! .. Git istemem! .. Çık odamdan çık! .. Ah! .. Ne dedim? . Hayır gitme.. Hayır gitme Gel! .. Ben git dedim, dedim ama sen işitme Gel! .. Sensin beni en onulmaz yerimden vuran, Fakat sensin yine boş ömrü dolduran Bu çılgının senden başka muini var mı? .. Gitme Beni senden başka kimse anlar mı? .. Gözlerimi sen ki başka bir ufka açtın Nerdesin ya? .. Nerdesin ya? .. Ah neden kaçtın? .. Yapyalnızım Etrafımda yok senden bir iz Odam sessiz Dışarda yağan kar sessiz Bu geceler dayanılır gibi değil ki Ey şimdi bu satırları okuyan bil ki: Istıraplar yüz katlı kış gecelerinde Fakat kızgın yanardağlar çıksa bağrımda, Senin için ben her derde katlanırım da Derim ki: Bu gecelerin ızdırabiyle, Ben ağlasam, harap olsam, çıldırsam bile; Sen ateşli vücudunla ısınan rahat, Yatağında bir rahibe saffetiyle yat Yat ve uyu! .. Bu tatlı kış gecelerinde Sabahattin Ali (1928) -Bütün Şiirleri-