satranç – santranç naylon – laylon okşizen – oksijen kopya - kopye makina - makine sarımsak -sarmısak eşofman -eşortman deprem-debrem bisiklet – pisiklet gardrop - gardolap program – proğram alarm - alarım dinozor - dinazor dekorasyon - dekarasyon voleybol - valeybol/veleybol leğen - leyen aşağı - aşşağı aferin - aferim amfi - anfi Azerbaycan -Azarbeycan Palyaço - Palyanço menopoz - menapoz kokoreç - kokreç ve kokareç aşçı - ahçı lanet olsun - nalet olsun yine - gine, gene promosyon - promasyon bisküvi - püsküüt, pisküüt, büsküüt, pisküvi, püsküvüt, püskevit ataş - ataç çiftlik - çiflik pantolon - pantalon, pantılon inkılap - inkilap falan - felan şartel- şalter matematik - matamatik karakter - karekter radyasyon - radyosyon ıstakoz - istakoz (soldakiler doğru kullanım tabiki )
türkçem kıttır bnm ama bu yazdığın falan-felan ikilisindeki felan zaten şapur şupur vs. gibi ikilemelerden değil miydi ben mi yanlış hatırlıyorum yoksa
kahkül - kâkül kelime, konusma diline, bilinmeyen bir sebeple ve hatali olarak , kahkül seklinde yerlesmis...
Aslında ,gelişen teknolojiye de bağlı olarak ,gerek görsel gerek yazılı gerekse interaktif ortam sayesinde , kültürler birbirlerini daha fazla etkiliyor artık. Dilin zenginliği de kültürün yönelimine bağlı olduğu için , doğal olarak dil de bu etkileşimden payını alıyor. Kültürün geçirdiği tüm evrelerden dil de geçiyor bir anlamda. Dile yeni kelimelerin girmesi (kelime devşirilmesi) alışılmadık ya da ( bana göre) çok yanlış bir durum değil..O kelime, doğru şekilde dile yerleşmişse, o dili zenginleştirdiğini bile söyleyebiliriz.. Dili tamamen çekirdek halinde bırakmaya çalışırsak - mesela bütün o Arapça , Farsça, Fransızca kökenli kelimelerden arındırırsak - şu anda kullandığımız TDK Sözlüğü bir hayli incelirdi. Tabii şu anda baskın olan kültür genelde Anglosakson (Ingiliz/Ingiliz kökenli) ve Amerikan kültürü olduğu için ,dile daha çok Ingilizce ya da Amerikanca etki ediyor … Elbette ki dile yeni kelimelerin girmesini kabul etmek , dilimizin özünü bozalım demek değil.. Yeni kelimeyi olduğu gibi alıp ,kesip ,yapıştırıp, kullanmak demek de değil.. (Zaten 68´li edebiyatçı bir babanın , tütünsel dumangaç (sigara) ve çok oturgaçlı götürgeç (otobüs) gibi türetilmiş ifadelerle beyni yıkanarak büyüyen kızı olarak, böyle bir şey dersem, babam herhalde saçını başını yolar) O kelimeyi olduğu gibi almaktan ziyade , ses ve gırtlak yapısına ,gramer kurallarına uydurarak kullanmak asıl mesele. Yeni kelimenin kabul edilebilmesi için sağlaması gereken yazısız bir takım kriterler var . Her şeyden önce kelimenin bir ihtiyaca cevap vermesi lazım. Bu, özellikle son dönemde ,teknik terimler için geçerli..Dilimizde bazı teknik olayları açıklayacak birebir kelime karşılığı yok..Bu yüzden de genellikle bu terimler devşiriliyor. Mesela yukarıda Emma´nın listesindeki slayt, yansı olarak Türkçeleştirilmeye çalışılmış.. Ama slayt denilince aklımda hemen bir resim oluşmasına rağmen , yansı içeriği açıklamaktan çok uzak bence.. Ama mesela kaydetmek diye mis gibi bir kelime varken, neden save etmek gibi yarı Türkçe yarı Ingilizce gulyabani gibi, tuhaf bir ifadeyi kullanmak ister insan bilmiyorum. Öte yandan dizayn en az tasarım kadar Türkçe´de yer bulan bir kelime..Ama dizayn tabii ,design değil Sonuç olarak kelimenin kabulünü sağlayan toplumun belli bir kurala bağlı olmaksızın, kendiliğinden gelişen kabulü veya reddi..Kelimenin sürekli kullanılması onun dile girmesine , kullanılmaması ise zamanla unutulmasına neden oluyor… Neyse ;bu kadar vıdı vıdıdan sonra Hatalı kullanım: Canbaz Doğru kullanım: Cambaz „Baz“ için herhangi bir kesin tanımlama olmamakla beraber: "Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının üzerinde durduğu yalnızca Farsça, Arapça kurallara göre yapılmış tamlamalar değildi. Terkib-i izafî (ad tamlamaları), terkim-i tavsifî (sıfat tamlamaları), vasf-ı terkibî (sıfat tamlaması yapısında birleşik kelimeler) biçiminde adlandırdıkları tamlamalardı. Bunlardan birleşik sıfat tamlaması diye bugün adlandıracağımız dilşad, alemşumul, paybent gibi biçimler, aslında dil-i şad, alem-i şümul, payı bent yapısından aradaki kesrenin (bağlantısi) düşürülmesiyle ortaya çıkmıştır. Bunların dışında Farsça bir fiilin emir biçimi esas alınarak türetilmiş birçok birleşik isim bu yapılarıyla Türkçeye de geçmiştir. Bugün Türkçe Sözlük’te baziden fiilinin baz yapısından türetilmiş olan sihirbaz, cambaz, hokkabaz, çenebaz, sihirbaz, kumarbaz gibi birleşik kelimeler hem isim hem de sıfat olarak kullanılmaktadır. Bunların sayısı 25 kelime kadardır. Hemen belirtmek gerekir ki bunların bir bölümü Osmanlı aydınları tarafından türetilmiştir. Oyunbaz, düzenbaz, çenebaz vb. Arapça kimar, Farsça baziden fiilinin baz yapısından türetilerek kumarbaz elde edilmiştir. Bu kelime günümüze kadar ulaşmış, aynı yapıdaki öteki örneklerde olduğu gibi üzerlerinde herhangi bir işlem yapılmamış,karşılıkları bulunamamıştır" (Alinti: Dünden Bugüne Türkçe) ..Yani „canbaz“ canıyla oynayan gibi bir şey demek..Fakat „dudak ünsüzlerinin benzeşmesi„ kuralına göre „nb“ yanyana gelince „n“ düşüyor ve yerine „m“ geliyor.