Ahmet Hamdi Tanpınar Şiirleri

'Ünlü Şairlerden Şiirler' forumunda ...... tarafından 3 Eyl 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. ......

    ...... Misafir



    YAĞMUR

    Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde,
    Bir parça uzaklaş kederlerinden.
    Bir ruh gülümsüyor gibi derinden,
    Mehtabın ördüğü saatler nerde?
    Varsın bahçelerde rüzgar gezinsin,
    Yağmur ince ince toprağa sinsin,
    Bir başka alemden gelmiş gibisin,
    Dalmış gözlerinle pencerelerde.​
     
  2. ......

    ...... Misafir



    SONBAHAR

    Durgun havuzları işlesin bırak
    Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
    Sen kalbini dinle,ufkuna bak.

    Düşünme mevsimi inleten rengi
    Elemdir mest etsin ruhunu
    Eser rüzgarların durgun ahengi.

    Yan yana sessizce mevsimle keder
    Hicrana aldanmış kalbimde gezin
    Esen rüzgarlara sen kendini ver.​
     
  3. ......

    ...... Misafir



    SEN VE BEN

    İçme, ilk yudumda zehirler seni
    Bahtın kadehime döktüğü şarap.
    Her akşam koynunda uyutur beni,
    Her sabah alnımdan öper ızdırap.

    Sen, yirmi yaşında bir baharsın ki
    Gölgende neş'enin rüzgârı eser.
    Düşünen alnımda benim her çizgi
    Baharı olmayan bir kışa benzer

    Sana ufuklar “Gel! ” diye bağırır,
    Ellerinde çiçek haykırarak
    Seni gür sesiyle hayat çağırır,
    Beni de çiğneyip geçtiğin toprak...​
     
  4. ......

    ...... Misafir



    SELAM OLSUN !..

    Selam olsun bizden güzel dünyaya,
    Bahçelerde hala güller açar mı?
    Selam olsun sonsuz güneşe, aya,
    Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
    Hepsi güzeldi.Kar, tipi, fırtına,
    Günlerin geçişi, ardı ardına.
    Hasretsiz bir kanat şakırtısına,
    Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
    Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
    Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan.
    Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
    Adınızı soran, arayan var mı?​
     
  5. ......

    ...... Misafir



    SABAH

    Serin rüzgârlara pencereni aç!
    Karşında fecirle değişen ağaç,
    Bak, seyret ağaran rengini ufkun
    Mahmur gözlerinde süzülsün uykun.
    Bırak saçlarınla oynasın rüzgâr.
    Gümüş çıplaklığı bir başka bahar
    Olan vücudunu ondan gizleme.
    Ne varsa hepsini boyun, saç, meme,
    Esîrden dudaklar okşasın sevsin
    Mademki geceden daha güzelsin!​
     
  6. ......

    ...... Misafir



    RIHTIMDA UYUYAN GEMİ

    Rıhtımda uyuyan gemi
    Hatırladın mı engini?
    Sert dalgaları, yosunu
    Suların uğultusunu?

    N'olur bir sabah vakti
    Çağırsa bizi sonsuzluk
    Birden demir alsa gemi
    Başlasa güzel yolculuk.

    Yırtılan yelkenler gibi
    Enginle başbaşa kalsak.
    Ve bir şafak serinliği
    İçinde, uykuya dalsak.

    Rıhtımda uyuyan gemi
    Hatırladın mı engini?
    Gidip de gelmeyenleri
    Beyhude bekleyenleri?​
     
  7. ......

    ...... Misafir



    RAKS

    Tılsımlı çocuğu saf aydınlığın
    Bu kadın vücudu beyaz ve çıplak.
    Eşiğinde sanki sonsuz varlığın
    Her an değişiyor dönüp uçarak.

    Ve gülümseyerek öyle derinden
    Her lâhza başka şey ve hep kendisi
    Bir başka yıldızdan veya alevden
    Anın ve hareketin mucizesi.

    Arkasında ritmin geniş rüzgarı
    Bir gül kasırgası gibi enginde.
    Savruluyor yüzü, çılgın kolları
    Yarattığı zaman bahçelerinde.

    Her an değişiyor, yelken, gül, kanat
    Bütün burçlarıyla uzanmış gece.
    Defneler önünde şaha kalkan at
    Zihnin eşiğinde ürkek düşünce.

    Her lâhza başka şey ve hep kendisi
    Yaralı bir ceylân gibi bakarak,
    Anın ve hareketin mucizesi
    Uçuyor, duruyor, bekliyor... çıplak.

    Ve ümitsiz avı bin sonsuzluğun
    Bekliyor ruhunun eşiklerinde.
    Tılsımlı kaderi her susuzluğun
    Bir gül fırtınası gibi derinde.​
     
  8. ......

    ...... Misafir



    ÖZLEM...

    Kime dokunsam sensin
    Kimi çağırsa dudaklarım...
    Başımın tacı, canım efendim.
    Görünmez çığlıklarımı gören
    Eğilmez başımı öpensin.
    Sen bir deniz derinliğisin
    Uslanmak bilmez kederler ülkesi...
    Coşup yağan fırtına sessizliğim
    Kül kedisi yorgunluğunda kalbim
    Masalcı ninesini arıyor​
     
  9. ......

    ...... Misafir

    NE İÇİNDEYİM ZAMANIN

    Ne içindeyim zamanın
    Ne de büsbütün dışında;
    Yekpare geniş bir anın
    Parçalanmış akışında,
    Bir garip rüya rengiyle
    Uyumuş gibi her şekil,
    Rüzgarda uçan tüy bile
    Benim kadar hafif değil.

    Başım sukutu öğüten
    Uçsuz, bucaksız değirmen;
    Içim muradıma ermiş
    Abasız, postsuz bir derviş;

    Koku bende bir sarmaşık
    Olmuş dünya sezmekteyim,
    Mavi, masmavi bir ışık
    Ortasında yüzmekteyim​
     
  10. ......

    ...... Misafir



    MAVİ MAVİYDİ GÖKYÜZÜ

    Mavi, maviydi gökyüzü
    Bulutlar beyaz, beyazdı
    Boşluğu ve üzüntüsü
    İçinde ne garip yazdı...

    Garip, güzel, sonra mahzun
    Işıkla yağmur beraber,
    Bir türkü ki gamlı, uzun,
    Ve sen gülünce açan güller,

    Beyaz, beyazdı bulutlar,
    Gölgeler buğulu, derin;
    Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
    Ve uykusu çiçeklerin.

    Mor aydınlıkta bir çınar
    Veya kestane dibinde;
    Mahmur süzülen bakışlar
    İkindi saatlerinde...

    Birden gülümseyen yüzün
    Sabahların aynasında
    Ve beni çıldırtan hüzün
    İki bakış arasında.​
     
  11. ......

    ...... Misafir



    LEYLA

    Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm
    Derdini ağlarken yanan bir muma;
    İpek saçlarını elimle ördüm,
    Ve bir kemend gibi taktım boynuma
    Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.

    Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu
    Saçları bahtından daha siyahtır.
    Kurmuş diye sevda yolunda pusu
    Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır.
    Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu.

    Bir damla inciydi kirpiklerinde,
    Aşkın ızdırapla dolu rüyası
    Bir başka güzellik var kederinde
    Bir başka alem ki ruhunun yası
    Sessiz incileşir kirpiklerinde.​
     
  12. ......

    ...... Misafir



    KIŞ BAHÇESİNDEN

    Ne güzeldi o kış bahçesinde
    Güllerin çok derinlerde çalışan uykusu
    Sana bir bahar hazırlamak için.

    Dallar, filizler, eski masal dilberleri gibi
    Hüzne ve hülyaya gömülmüş
    Doğmamış çocuklara
    Ninni söylüyorlardı sanki...
    Ana rahmi gibi sıcak ve yüklü idi hava
    İyi mayalanmış hamur gibi
    Gizli nabızlarla atıyordu toprak​
     
  13. ......

    ...... Misafir



    KARIŞAN SAATLER İÇİNDE

    Karışan saatler içinde hâtırana
    Bazı sabahlarla ikindiler yan yana,
    Değişik gülleri sanki tek bir baharın;
    Bâkir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın,
    O sükût bahçesi, ufkunda kuş yerine
    Hasret kanat çırpar düşünen ellerine...

    Hep aynı nağmede çılgın dolaşan yaylar,
    Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar
    Hep aynı hayalin peşinde bu yolculuk,
    Hep gül yangını ve bahar sıtması ufuk...

    Tenha bir ucunda gecenin bir sır gibi
    Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili,
    Durgun havuzların süsü ten rengi çiçek
    Bir mevsim cümbüşü içinde süzülerek
    Ömrün gecesinde ve kader rüzgârında
    Bir ürperme olur çıplak omuzlarında...​
     
  14. ......

    ...... Misafir



    HERŞEY YERLİ YERİNDE

    Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
    Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan,
    Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan,
    Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi

    Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
    Serpilen aydınlıkta dalların arasından
    Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman
    Sessizlik dokunuyor bir yerde yaprak yaprak…

    Biliyorum gölgede senin uyuduğunu
    Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin
    Hazların aleminde yumulmuş kirpiklerin
    Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu.

    Belki rüyalarındır bu taze açmış güller,
    Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,
    Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde,
    Rüyası ömrümüzün çünkü eşyaya siner.

    Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda
    Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan,
    Bir şeyler hatırlıyor belki maceramızdan
    Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgarda.​
     
  15. ......

    ...... Misafir



    HATIRLAMA

    Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak
    Rüyaların kadar sade, güzeldin,
    Başbaşa uzandık günlerce ıslak
    Çimenlerinde yaz bahçelerinin.

    Ömrün gecesinde sükun, aydınlık
    Boşanan bir seldi avuçlarından
    Bir masal meyvası gibi paylaştık
    Mehtabı kırılmış dal uçlarından​
     
  16. ......

    ...... Misafir



    GÜNLERİMİZ

    İçlenme, beyhudedir, maziyi sakın anma!
    O vefasız yavruya benzer ki günlerimiz.
    Kendini yuvasından bırakır ki akşama
    Benzeyen göle, sessiz...

    Ruhundaki susuzluk engin mesafelere
    Duyurmadan ne anne ne bir yuva hasreti,
    Narin kanatlarıyla uçar orman, dağ, dere
    Ve bir gün bir çukurda bulunur iskeleti.​
     
  17. ......

    ...... Misafir



    GÜL ...

    Ey bâkir cümbüşü her özleyişten sıcak
    Bin uykuya yaslanmış sessiz kamaşan şafak;
    Her bahçenin üstünde ve her ufuktan başka,
    Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka,
    Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye
    İlk arzunun toprağa mal olmuş lezzetiyle...

    Ardından ağlanacak ne varsa ömrümüzde,
    Tekrar doğuşun sırrı gülümseyen bir yüzde,
    Uykusuz geceleri içten kemiren hüzün,
    Bin azabın çarkında gerilmiş ağaran gün;
    Öpüşler, gözyaşları, vaitler ve hicranlar;
    O derin sükutların aydınlattığı anlar
    Bir sonsuz uçurumda uyanmış gibi birden
    Sazlar sustuktan sonra duyulan nağmelerden;
    Doldurur hiç durmadan uzattığı bu tası,
    Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası!​
     
  18. ......

    ...... Misafir



    EŞİK..

    Basma bu eşikte benim kalbim var,
    Kalbim ki bir uzak hayale ağlar
    Kıskanç bir büyüdür bana uzletim
    Zâlim arzularla tutuşan etim,
    Her akşam bir çarmıh olur ruhuma
    Ben de bilmem nasıl diner bu humma;
    Saatler işkence, günler cellâdım,
    Ne ben yanlızlığa bir lâhza kandım.
    Ne de yalnızlığım benden usandı.
    Tahtayı kurt oydu, taş yosunlandı,
    Yabanî otlarla örtüldü duvar;
    Mermer havuzlarda köpüren sular
    Kâh bir ayna oldu kamaşan güne,
    Kâh bağrım açıldı bütün hüznüne
    Ufukları sarsan geniş rüzgârın

    Benden sor sırrını bu boş yolların
    Benden sor ve benden dinle akşamı..​
     
  19. ......

    ...... Misafir



    DAVET....

    Birden bire sanki çıplak
    Bir oyunuyla hafızanın
    Bir kuş sesi çırpınarak
    Düştü bağrına hazanın.

    Her bahçenin yabancısı
    Ve her ümidin üstüne
    Bir ses ki, sonsuz acısı
    Güllerin üzüntüsünde.

    Araştırdı bir baharın
    Unutulmuş kokusunu.
    Ay ışığında dalların
    Rüya dolu uykusunu.

    Bir akşamın beyaz fecre
    Gönderdiği kanlı haber:
    Herkes ömründe bir kere
    Bu zalim davetle titrer.​
     
  20. ......

    ...... Misafir

    BÜTÜN YAZ

    Ne güzel geçti bütün yaz,
    Geceler küçük bahçede...
    Sen zambaklar kadar beyaz
    Ve ürkek bir düşüncede,
    Sanki mehtaplı gecede,
    Hülyan, eşiği aşılmaz
    Bir saray olmuştur bize;
    Hapsolmuş gibiydim bense,
    Bir çözülmez bilmecede.
    Ne güzel geçti bütün yaz,
    Geceler küçük bahçede…​
     

Bu Sayfayı Paylaş