Arnavutluk

'Ülkeler' forumunda Uygu tarafından 25 Eyl 2012 tarihinde açılan konu

  1. Uygu

    Uygu New Member

    Arnavutluk Cumhuriyeti , Balkan Yarımadası'nda ülkedir. Komşuları kuzeyde Karadağ, kuzeydoğusunda Kosova, doğusunda Makedonya ve güneyinde Yunanistan'dır.

    Ayrıca ülkenin batıda Adriyatik Denizi ve güneybatıda İyonya Denizi'ne kıyısı vardır. İyon Denizi ile Adriyatik Denizi arasındaki Otranto Boğazı'nın karşısındaki İtalya'ya uzaklığı 72 km'den (45 mi) daha azdır.

    [​IMG]

    [​IMG]

    Arnavutluk Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü, İslam Konferansı Örgütü, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Orta Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması, Frankofon ve kurucu üye olarak Akdeniz İçin Birlik'e üyedir. Ocak 2003'ten 28 Nisan 2009'a kadar Avrupa Birliği'ne potansiyel aday olan Arnavutluk, 28 Nisan 2009'da Avrupa Birliği'ne aday olmak için başvuruda bulunmuştur.

    Arnavutluk, parlamenter demokrasiye ve bir geçiş ekonomisine sahiptir. Arnavutluk'un başkenti olan Tiran, ülkedeki 2.6 milyon kişinin yaklaşık 495.000'i burada yaşamaktadır ve aynı zamanda ülkenin ekonomik başkentidir.
    Serbest piyasa reformları, özellikle enerji ve ulaşım altyapılarının gelişiminde, ülkeye yabancı yatırımların kapısını açmıştır.
    [​IMG]
    Etimoloji

    Türkçe'deki Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) boyu olan 'Arvanit'lerin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Orta Çağ'da Arnavutlar antik İlliryalılar ve Pelasglar isimlerinin yerine Arber, Arberesh, Arbanon, Arbanoi isimleriyle anıldılar. Yeni Çağ'da ise Arnavutlar ülkelerine kartallar ülkesi anlamında Shqiperia (okunuşu Şkipria) şeklinde adlandırmaktadır. Diğer çoğu dünya dillerinde ise 'Albania' kelimesi kullanılır. Nitekim Latince “alba” = yüksekte duran, demektir. Arnavutluğa “Albania” ve arnavutlara “Albanian” denir.

    Şemseddin Sami Frasheri’ye göre ‘Arnavut’ kelimesinin anlamı ‘Çiftçi’ demektir. Arnavutluk (Shqipëria), Arnavutça (Shqip) ve Arnavut (Shqiptar) sözcükleri kök bakımından kartal (Shqiponja)’dan türetildiği de söylenmektedir. Ş. Sami Frasheri’nin büyük eseri Kâmus-u Türkî’de Arnavutluk-Arnavutça-Arnavut sözcüklerini Türkçe’ye Şkipniya-Şkip-Şkipetar şeklinde çevirmiştir.
    [​IMG]

    Tarih


    Arnavutların kökeni olarak Pelasglar görülür. Pelasglar Avrupa'nın en eski kavimi olarak bilinir. Yunanlılar da köklerini Pelasglara dayandırır. Pek çok tarihçi İlliryalılar ve Pelasg'ların Helen kavimlerinden Dorlar ile akraba olduğu ve Helen kültürünün kurucuları oldukları görüşündedir.

    Arnavutlar tarihçilerce eski İlliryalıların devamıdır. Antik İllirya bugünkü Dalmaçya sahil bölgesidir (bugünkü Hırvatistan ve Karadağ) ve pek çok Roma İmparatoru bu bölgeden çıkmıştır.

    Roma İmparatorluğu'nun kurucu halklarından olan İlliryalılar 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçti ve bölge Orta Çağ'dan sonra Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlandı. 20. yüzyılda da bu bölgede 'Güney Slavları' anlamında 'Yugoslav' devleti kuruldu.
    Arnavutlar, Avrupa'nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca milli kimliğini (aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti oldukları konusunu özellikle vurgularlar.

    Arnavut dili (Arn. Shqip, Shqipja, gjuha shqipe, gjuha shqiptare) Hint-Avrupa dil ailesinin özgün bir koludur. Arnavutçada, uzun süre komşu olmaktan ve 1000 yıllık Bizans idaresinden dolayı Yunanca ve Sırpça, 437 yıllık Osmanlı idaresinden dolayı da Türkçe ve Arapça kelimeler mevcuttur. Latin ve Germen dilleriyle de, bilhassa İtalyanca, Fransızca ve Almanca ile benzer yanları çoktur. Yine de Arnavutça kelime haznesi olarak saf bir dildir.
    Eski Yunanca ve Etrüskçe'nin de İlirya dili ve Arnavutça ile dolaysız akraba olduğu yönünde linguistik hipotezler mevcuttur.

    [​IMG]
    Ortaçağ

    Antik Çağ'da Hıristiyanlığın Arnavutluk'a yayılması çok erken tarihlerde gerçekleşti. Dıraç kenti dünyadaki en eski piskoposluk merkezlerinden biridir. Aziz Pavlus daha 1.yüzyılda İllirya'ya Hıristiyanlığı tanıtmıştı.

    325 yılındaki İznik Konsili'nde tüm İllirya Roma idaresine bırakılmıştı. 731 yılında ise Bizans İmparatoru III. Leo Durres Metropollüğünü Bizans'a bağladı. 927 yılında Bizans Bulgar Patrikhanesini kabul etmeye mecbur kalınca, Arnavut Kilisesi de Bağımsız Ohri Piskoposluğu'na, dolayısıyla 1. Bulgar İmparatorluğu'na bağlandı. 1018 yılında Bizans bölgeyi geri aldı. 1054 yılındaki Roma ve Bizans Kiliseleri arasındaki büyük bölünme (Schisma), önceleri Arnavut Kilisesi için etki yapmadıysa da, 13. yüzyılda Arnavut Kiliseleri de iki rakip olan Katolik ve Ortodoks yani Roma ve Bizans Kiliseleri arasında ikiye bölündüler. Orta Çağ'da ortaya Arnavut Ortodoks Kilisesi ve Arnavutluk Katolik Kilisesi şeklinde bir bölünme çıktı.

    Roma İmparatorluğu'nun kurucu halklarından olan İllirya bölgesi 5. yüzyılda Roma'nın Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçmiş ve bölge Orta Çağ'dan sonra Sırp Kırallığı,Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılda da bu bölgede 'Güney Slavları' anlamında 'Yugoslavya' devleti kurulmuştur. Ancak Arnavutlar bu bölgede her zaman hak iddia etmişlerdir.

    Ortaçağda bölgenin tam Doğu ve Batı Roma İmparatorlukları'nın sınırında bulunması nedeniyle Arnavutlar 6.yüzyıldan sonra Slavlaşma tehlikesine karşı, batının en güçlü şehri olan Venedik'in himayesine girerek Katolikliği tercih etmişler ama daha doğuda kalan Kosova ve bugünkü Sırbistan bölgeleri hızla Slav asimilasyonuna ve Ortodokslaşmaya girmiştir (Bkz.Arnavut Ortodoks Kilisesi).

    Doğu Roma'nın 13. yüzyıldan sonra yıkılma sürecine girmesi sonucu doğudan gelen Osmanlılar 15.yüzyılda bölgeyi ele geçirmişler, Arnavutların ulusal kahramanları Gjergj Kastrioti'nin (İskender Bey) önderliğinde 40 yıldan fazla süren direnişini kırıp bölgeyi 1478'de ele geçirmişlerdir. Bu gelişmeler yüzbinlerce Arnavut'un İtalya'ya ve özellikle Sicilya ve Kalabriya bölgelerine göç etmesine yol açmıştır.

    İtalya Arnavutları 'Arberesh' adıyla anılmaktadır.
    1054'deki Doğu - Batı / Ortodoks - Katolik Kiliselerinin birbirlerinden tamamen ayrılmaları (Schisma) Arnavutluk'ta önceleri büyük etki yapmadı. İki kilise birbirlerine rekabet oluşturmadan yanyana bir arada var oldular. Ancak 12. yüzyıldan sonra Bar'da Benedikt Manastırının kurulmasıyla Roma'nın ve Katolik Kilsesinin etkisi Arnavutluğun kuzeyinde arttı. Durres'te ise Ortodoks Kilisesi daha hakimdi. Arnavutluk'ta 13. yüzyılda Katolik - Ortodoks ayrışımı daha da belirginleşti. Ülkenin güneyi tartışmasız Ortodoksluğun hakimiyetindeydi. Arnavutluk kıyıları bu dönem Normanların saldırısına uğradı.

    Ortacağ'da Arnavutlar genelde Arber adıyla anılıyorlardı. Bu aynı zamanda 12. yüzyıl sonunda Kruja Kalesi bölgesinde oluşmuş olan Arbanon Kırallığı'nda yaşayan halkın da adıydı. Bu Katolik Kırallık, Ortodoks Kilisesine bağlı olan Kruja yönetiminden ayrılarak oluşmuştu.

    1204 yılından sonra Arnavutluk önce Epir Despotluğu'na, 1230 yılında 2. Bulgar İmparatorluğu'nun eline geçti. Ancak Bulgarlar Bizanslılar tarafından bölgeden 1246'da atıldı ve Bizans'ın vesayetinde Epir Despotluğu yeniden kuruldu. Bu dönemde Dıraç kenti, sık sık İki Sicilya Krallığı'nın işgaline uğradı. Sırplar 1280'in ilk yarısında İşkodra'yı ele geçirdiler.

    Arnavut Katolik Kilisesi, 1342-1355 arasındaki Sırp Çarı Stefan Dushan'ın hakimiyetini zarar görmeden atlattı. Sirp Çarı'nın ölmesi ve Sırp Kırallığı'nın dağılmasının ardından soylu Arnavut sülalesi ŞAR, Zeta bölgesi ve Arnavutluk'un kuzeyinde iktidarı ele geçirdi. Ballsha'lar 1368'de Ortodoksluk'tan Roma-Katolik Kilisesine geçtiler. Lezha piskoposlugunun kurulmasi da bu dönemde gerçekleşti.

    Osmanlı Devri


    Arnavutların milli kahramanı sayılan İskender Bey'in bir heykeli.
    Osmanlı Türkleri 14. yüzyıldan itibaren Anadolu ve Balkan Yarımadası'na akınlar yapmaya başladılar. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu Balkan Yarımadası'nın büyük bölümü ile birlikte bugünkü Arnavutluk topraklarını da ele geçirdi.
    Katolik olan Arnavutluk'un kuzeyini Kastrioti Skanderbeg'in ölümünden sonra Osmanlılar'ın ele geçirmesi on yıl dahi sürmedi. 1479'da Venedik Devleti Osmanlılar'la barış anlaşması yaparak İşkodra ve Lezha'yı Osmanlılara bıraktı. Piskoposluk merkezi olan Durres de 1501'de Türklerin eline geçti. Bundan sonra Katolik Arnavutlar'ın çoğunluğu fiilen İslam hakimiyeti altında yaşadılar.

    Osmanlilarin hakimiyeti önceleri sadece sahil bölgelerindeydi. Mirdita, Dukagjin ve Malesia e Madhe boylarının bölgelerine İslam hakimiyeti giremedi. Bu bölgelerde 1490 - 1550 arasında Osmanli hakimiyetine karşı pek çok isyan oldu. İskender Bey'in ölümünden sonra direnişi Lek Dukagjin, Muzaka ve Thopia aileleri sürdürdü.

    Çok uzun süren ve tam olarak hiç bitmeyen Arnavut direnişinin Osmanlılarca kırılmasından sonra 15. ve 16. yüzyıllarda yarım milyon civarında islamlaşmak istemeyen Arnavut İtalya'ya kaçmak zorunda kaldı (Arberesh'ler).

    Arnavutluk'un Osmanlılarca fethinden sonra İslam dini, Arnavutlar'a üçüncü bir din olarak katıldı. 17. yüzyıldan sonra diğer Balkan milletleri gibi Arnavutlar da müslümanlaştılar. Ancak Arnavutlar müslümanlaşınca, Rumlar, Gürcüler, Çerkezler, Lazlar vb. gibi Türkleşmeyip, Arnavut kültürünü ve soylarını inatla korudular ve İstanbul Saray Yönetiminde Sadrazamlık, Paşalık, Valide Sultanlık gibi pek çok mevkiyi 17.yy.'dan sonra diğer sayısız etnik gruba rağmen ellerine geçirdiler. Bu sayede hem pozisyonlarını güçlendirdiler, hem de kendileri için asimilasyonu büyük beceri ile en alt düzeyde tuttular.

    Osmanlılar'ın Arnavutluk Katolik Kilisesine karşı politika sürdürmelerine karşın, Arnavut Ortodoks Kilisesi herhangi bir baskı görmedi, ayrıca 17. yy.'dan sonra bir kalkınma ve gelişim yaşadı. Osmanlı'nın son döneminde ülkenin kuzeyi İşkodra, merkezi Manastır ve güneyi Yanya viliayetinin sınırları içierisindeydi. 1. Balkan Savaşı'nda ülke Karadağ, Sırbistan ve Yunanistan'ın işgaline uğradı ve yağmalandı. İtalya ve Avusturya Macaristan'ın araya girmesiyle Arnavutluk Krallığı kuruldu. 1. Dünya Savaşında Karadağ, Avusturya Macaristan, Yunanistan ve İtalya'nın savaş alanı oldu.



    [​IMG]
    İdari yapılanma



    Arnavutluk, idari olarak ile (Arnavutça: qark, çoğul qarku; yaygın prefekturë çoğul prefektura), illerde ilçeye (Arnavutça: rreth, çoğul rrethe), bu ilçelerde belediyeye (Arnavutça: komunë) ayrılır. Bu belediyelerden 73'ü şehir (Arnavutça: bashki) statüsündedir. Bu belediyeler ise şehir (Arnavutça: qytete) veya köylere (Arnavutça: fshatra) ayrılır.


    Arnavutluk idari olarak 12 ile ayrılmıştır:

    Berat
    Debre
    Dıraç
    Elbasan
    Fier
    Ergiri
    Korice
    Kukës
    Leç
    İşkodra
    Tiran
    Avlonya


    Kod İller Arnavutça ismi İl merkezi

    AL-01 Berat Berat Berat
    AL-02 Dıraç Durrës Dıraç
    AL-03 Elbasan Elbasan Elbasan
    AL-04 Fier Fier Fier
    AL-05 Ergiri Gjirokastër Ergiri
    AL-06 Görice Korçë Görice
    AL-07 Kukës Kukës Kukës
    AL-08 Leç Lezhë Leç
    AL-09 Debre Dibër Debre
    AL-10 İşkodra Shkodër İşkodra
    AL-11 Tiran Tirana Tiran
    AL-12 Avlonya Vlorë Avlonya
    Bevölkerungszahlen


    Yıl Nüfus
    2008 3.170.048
    2007 3.160.467
    2001 3.063.318
    1989 3.182.400
    1979 2.590.600
    1969 2.068.200
    1960 1.626.300
    1950 1.218.900
    1945 1.122.000
    1930 833.600
    1923 814.400

    [​IMG]
    Dil

    Ülkede konuşulan dil Arnavutçadır. Arnavutça (Arnavut dili Hint-Avrupa dil ailesinin farklı bir dalını temsil etmektedir). Günümüz Arnavut diline uygun olarak yazılmış ilk belge 1462 yılına rastlamaktadır. İlk edebi eser ünlü dil bilimci Gjon Buzuku’ya ait “Meshari” olup 1555 yılında basılmıştır. Bu tarihten itibaren Arnavut dili iki ana şivede gelişme göstermiştir. Bunlar; “Gegerisht” (Arnavutluğun kuzeyinde konuşulan) ve “Toskerisht” (Arnavutluğun güneyinde konuşulan) şiveleridir. 1908 Manastır Ulusal Kongresi’nde Arnavut alfabesinin 36 harften oluşması ve Latin alfabesinin kullanılması kararlaştırılmıştır. Arnavutça (konuşma ve yazı dili) aynı zamanda Kosova’da,Karadağ’da, Sırbistan ve Makedonya’da yaşayan Arnavutlar tarafından kullanılmaktadır.

    Din

    Ülkenin %70'ini Müslümanlar, %30'unu Hristiyanlar oluşturur. Ülkede, Ortodoks mezhebi Katolikliğe nazaran daha baskındır. Ortodoks mezhebinden olanlar 500 bini aşarken Katolik nüfusu tahmini olarak 300 bin civarındadır. Enver Hoxha döneminde bütün kilise ve camiler kapatılmış ve Arnavutluk, 1967 yılında resmi olarak dünyadaki ilk ateist devlet olmuştur. Ancak, 1990'ların başlarında dini özgürlükler tekrar geri gelmiştir.

    Mutfak

    Arnavutluk mutfağı Akdeniz ve Balkan mutfaklarının bir sentezi niteliğindedir. Tarihsel arka plan ile sıkı bir bağ içerisinde gelişmiştir. Bu açıdan Yunan, İtalyan ve Osmanlı etkisini görebilmek mümkündür. Arnavut mutfağında ana öğün öğle yemeğidir. Salatalar, domates, salatalık, taze yeşil biber gibi taze sebzeler ile zeytin, zeytin yağı ve tuz sıklıkla kullanılmaktadır. Dıraç, Avlonya ve Sarandë gibi kıyı kentlerinde ise deniz mahsulleri mutfağı gelişmiştir. Dağlık kesimlerde ise tütsülenmiş et tüketimi fazladır.


    Spor

    Arnavutlukta spor özellikle Futbol üzerinde yoğunluk kazanmıştır. Yönetsel bakımdan futbol 1930 yılında kurulan Arnavutluk Futbol Federasyonu (Arnavutça: Federata Shqiptare e Futbollit, F.SH.F.) tarafından yönetilmektedir. Federasyon UEFA ve FIFA üyesidir.


    Tarım

    Geleneksel bir tarım ülkesi olan Arnavutluk'da tarım, ülkenin çok önemli bir sektörlerinden birisidir. 7.000 km² olan ülke yüzölçümünün yaklaşık dörtte biri tarım alanı olarak kullanılabilir durumdadır. Hava koşulları her türlü tarımı ve hayvancılığı yapmaya müsaittir. Toprak kalitesi bölgeden bölgeye değişim göstermektedir.

    Tarım, % 22 lik bir payla, gayrisafi milli hasıla içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. 2004 yılında çalışan nüfusun % 60 ı tarım sektöründe çalışıyordu. Tarım işletmeciliği çoğunlukla geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Verimlilik düşüktür. Makine, tesis ve toprak verimliğinin arttırılması çalışması yatırımları için yeterli sermayenin olmaması, yetersiz sulama tesisleri, eski üretim metodları ve pazara girmekte yaşanan zorluklar ana sorunlardır. Tarım arazilerinin çok dağınık yerlerde olması ve kooperatifçiliğin psikolojik baskısı da diğer temel sorunlardır. Bu sorunlar, Arnavutluk tarımının gelişmesini uzun yıllar engelleyecektir.

    Kalite standartlarının uygulamaya konması, eğitimin iyileştirilmesi, ürün çeşitliliği ve yeni dağıtım kanallarının devreye sokulması kısa ve orta vadede kalite ve miktar açısından tarımsal ürünlerde iyileşmeye yol açacaktır ve ülkenin temel gıda (Meyve, sebze,süt, tahıl) ve yarı mamül ve mamül (Et ve süt ürünleri, meyve ve sebze konserveleri, bal ve baharat) ihtiyaçlarını karşılayacaktır.


    Wikipedia
     

Bu Sayfayı Paylaş