Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Arkadaşım Halit

'Mustafa Kemal ATATÜRK' forumunda Serdar Yıldırım tarafından 10 Nis 2015 tarihinde açılan konu

  1. ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ARKADAŞIM HALİT

    Babam Ali Rıza Efendi kereste tüccarlığı yaptığı için, Selanik dışında çalışıyormuş. O zamanlar anneme Üftade adında siyahi bir kadını yardımcı olarak tutmuş. Daha sonra ben dünyaya gelmişim. İki ay sonra Üftade'nin bir yeğeni doğmuş. Adını Halit koymuşlar. Yaşımız gelince bizi Mahalle Mektebi'ne yazdırdılar ama ben bir süre sonra oradan ayrılıp Şemsi Efendi Okulu'na geçiş yaptım. ( O zamanın ilkokulu ) Halit ise, Mahalle Mektebi'ne devam etti.

    Böylece aradan birkaç yıl geçti. Bir gün Halit yanıma gelerek, efendi ve köle kelimelerinin anlamını sordu. Ben, insanların köle olarak kullanılamayacağını ve her insanın bir başkasının değil, sadece kendisinin efendisi olabileceğini söyledim.

    Bunun üzerine Halit, sen gel bunları arkadaşlara anlat. Tenim siyah olduğu için, kendilerinin efendi, benim ise, köle olduğumu söylüyorlar, dedi.

    Hangi arkadaşların Halit, sınıf arkadaşların mı? diye sordum.

    Evet, sınıf arkadaşlarım, dedi.

    Bak Halit, dedim, yarın bizim öğretmen izinli, okula gitmeyeceğim. Sınıfınıza gelir arkadaşlarınla konuşurum. Olur mu?

    Halit, olur, dedi.

    Ertesi gün Mahalle Mektebi'ne gittiğimde Halit'in ikinci dersten sonra ortadan kaybolduğunu öğrendim. Çok aradık Halit'i bulamadık. Ancak akşamüstü eve geldi. Anlattığına göre, köle olmasını ve her dediklerini yapmasını isteyen arkadaşlarından kurtulmak için, mektepten kaçmış ve Selanik dışına çıkmış. Daha sonra benim dediklerimi hatırlamış ve kendisinin efendisi olduğu için, geri gelmiş.

    Halit'e arkadaşlarıyla konuştuğumu ve efendi, köle gibisinden iki kelimeyi bir daha kullanmayacakları sözünü aldığımı söyledim.

    Halit bir daha Mahalle Mektebi'ne gitmedi. Annesi onu Şemsi Efendi'nin laik okuluna yazdırdı. Halit bizim sınıfa geldi. Fikirler ve düşünceler hür, kelepçe yok. Herkes kendi fikrinin efendisi, köle yok.

    Aradan günler geçtikçe Halit bir açıldı. Durgun, düşünceli Halit gitti, neşeli, hareketli Halit geldi. Derslerine çok çalıştı. Mahalle Mektebi'ne giderken sınıfın en tembeli Halit, Şemsi Efendi Okulu'nda sınıfın çalışkanları arasına girmeyi başardı.




    BAHÇEDEKİ KUYU

    Ben yedi yaşındayken, babamı kısa süren bir hastalığın ardından kaybettik. O tarihlerde kadınlar bir işte çalışamadıkları için maddi sıkıntılar içine düşmüştük. Onun için evimizin yanında bulunan daha küçük bir eve taşındık. Ertesi gün yeni evin bahçesine teftişe çıktım. Otların arasından yürüdüm. Sağda solda dut, erik, armut ağaçları vardı. Armut ağacının ilersinde bir kuyu olduğunu gördüm. Kuyunun yanına sokulduğumda hayretler içerisinde kaldım. Yer seviyesinde olan kuyunun üstü açıktı. Annemi durumdan haberdar ettim. Annem komşumuz Ali Usta'yı çağırdı. Ali Usta kuyunun üstüne tahtadan bir kapak yaptı. Kilidi taktı. Anahtarı anneme verdi. Böylece kötü bir olay yaşanmadan kuyunun üstü kapatılmış oldu.



    BENİ KOMUTAN SEÇERLERDİ

    Yeni evimiz küçüktü ama bahçesi büyüktü. Bu bahçede komşu çocuklarıyla askercilik oynardık. Askercilik oynarken, beni komutan seçerlerdi. Ben de karşımda hazır ola geçmiş arkadaşlara çeşitli görevler verirdim. Onlar da, emredersin komutanım deyip koşarak uzaklaşırlardı. Üç beş dakika sonra geri gelerek görevi tamamladıklarını söylerlerdi. Daha sonra onları sıraya sokar, uygun adım yürütürdüm.

    Bir gün bize tahtadan tüfekler hazırlayan marangoz Celal Amca oyunumuzu seyretmiş ve anneme:

    " Zübeyde Hanım, Mustafa'yı askeri okula göndermelisiniz. Kendisi iyi bir komutan adayıdır. " demiş.



    YARALI GÜVERCİN

    Bir gün evimizin bahçesinde kanadı kırık, yaralı bir güvercin buldum. Eve götürdüm. Anneme ve kardeşlerime gösterdim. Güvercini veterinere götürdük. Kanadını sardı, iyileşir, dedi. Üç gün güzelce besledim. Dördüncü günün sabahında kafeste cansız yatarken buldum. Çok üzüldüm. Gözyaşları içinde güvercini bahçenin bir köşesine gömdüm. Seni hiç unutmayacağım, güvercin, dedim. Aradan yıllar geçti ama ben o güvercini unutmadım.
     

Bu Sayfayı Paylaş