Beyaz Dizi Sevenler Buraya

'Kitap tanıtım' forumunda clondike tarafından 3 Ağu 2011 tarihinde açılan konu

  1. bukito

    bukito Well-Known Member

    http://www.kuflu.com/e-kitap/89954-ruth-jean-dale-taggarts-texas-serisi-1-kullenen-ask.html

    meg ve jess iki ayrı dünyanın, iki farklı sınıfın insanı. hatta biri kuzeyli diğeri güneyli. aralarında yaşananlar da amerikan iç savaşını aratmıyor zaten.

    meg bostonlu,zengin ve asil bir ailenin biricik kızı. hizmetçiler, dadılar, özel okullar falan…
    jess ise texaslı bir kovboy… kendi tabiriyle bütün gün hayvan peşinde koşan kaba saba bir adam. bir çeşit ‘kovboylar ve uzaylılar’ muhabbeti, o kadar farklılar.
    ha, bir tek ortak noktaları var: ikisi de katır gibi inatçı.

    çiftimiz sekiz sene önce birbirlerini görür görmez aşık olup, ışık hızıyla evlenmişler. (yok, ışık hızıyla boşanmıyorlar)
    evliliklerinin birinci yılını aşkla, ikinci yılını bebekleriyle, üçüncü yılını da kavgayla geçirdikten sonra, meg tası tarağı toplayıp boston’a geri dönüyor.

    karakterlerimizin birer tane de büyükbabası var. bu iki yaşlı tilki bakıyor ki aradan beş yıl geçtiği halde bunlar ne barışmaya ne de boşanmaya yanaşıyor kendi aralarında bir plan yapıp bizimkileri bir araya getiriyorlar.

    İşte kitap da bundan sonra başlıyor. tek yaptıkları şey kavga etmek…yok, bi şey daha yapıyolardı galiba :Lv::D fakat kavga sahnelerini okurken yüzünüzde şöyle bir ifade beliriyor :ha: o kadar eften püften şeyler kavga konusu oluyor ki…bunların sahiden bir derdi olsa n’aparlar acaba diyorsunuz…

    meg jess’in yakasında ruj lekesi görüyor, jess inadından açıklama yapmıyor… meg vay sen bana nasıl açıklama yapmazsın diye evi terk ediyor… jess inadından peşinden gitmiyor…
    hatta jess bi ara ‘’ikimiz de o kadar inatçıyız ki saçlarımız ağarana kadar birbirimize açılamayacağız galiba’’ diyor…
    tam bir evlilik komedisi…. :) :) :)
     
    Nayiri bunu beğendi.
  2. harikaya

    harikaya Well-Known Member

    Allahım bu ay muhteşemmiş... :Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::Yihu::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2::glmsm2:
     
  3. lili.sshi

    lili.sshi Well-Known Member

  4. meleksi

    meleksi Well-Known Member

    ben evde köşe bucak saklıyorum..bd kapaklarını..:$

    lynne yorumların için teşekkürler..çok sevdiğim yazardır çünkü..ben de o seriyi severim..ilk ve son defanın bd mangası da var..orada olaylar farklı anlatılmış..

    intikamlı ve ağlak bdleri çok severim ben de..:D
     
  5. çitlenbikk

    çitlenbikk Well-Known Member

    bu aralar kitap okuyamadığımdan ancak yorumlarınızı takip ediyorum
    aşağıdaki birkaç kitabı tavsiye edebilirim.

    emma goldrick-Gizli Hazineler- hidden treasures(marked).pdf
    Ally Blake Yıldızların Aşkına
    http://www.kuflu.com/kitap-tanitim/...itap-tanitim/e-kitap/36031-e...-no-110-a.html
    Sara Craven - Aşkı Arayış / Gelişim No:69
    Penny Jordan - Özlenen Düğün / Gelişim No:685
    http://www.kuflu.com/kitap-tanitim/...itap-tanitim/e-kitap/36029-s...-no-215-a.html
     
  6. bukito

    bukito Well-Known Member

    http://www.kuflu.com/e-kitap/89995-rebecca-flanders-8211-tutsak-ruhlar.html


    serüven gelişimleri aslında pek sevmem...serüven okuyacaksam adam gibi macera romanları okurum. bu konuda da clive cussler’ın üzerine yazar dirk pitt’in üzerine de maceraperest tanımam. bir de trevanian’ı çok severim. son zamanlarda stieg larsson ve suzanne collins de beni çok etkilemiştir. (gerçi bu son ikisi pek macera sayılmaz ama kitapları sürükleyici ve heyecan verici.)

    bd’leri okumadaki mantık da basittir. kitabın başını ortasını sonunu bilirsin ama yine de okursun. çikolatanın tadını da bilirsin ama daha önce yemiştim zaten diye yememezlik etmezsin.

    işte bd ile serüveni bu yüzden pek bağdaştıramam ben de.

    evet, serüven bd’lerle ve macera romanlarıyla ilgili fikirlerimi paylaştıktan sonra gelelim kitabımıza.
    öylesine bi okumaya başladım…hatta içimden sıkılırsam bir de son beş sayfayı okuyup bırakırım dedim. (sonu illa okunacak)

    gerilim filmlerini aratmayan bir giriş…ıssız bir bölge …benzin istasyonu ve tekin olmayan insanlar…sonra gene gerilim filmlerinde çok gördüğümüz terk edilmiş görünümlü bir döküntü otel sahnesi ….bir de baktım ki ayaklarımı koltuğa kıvırıp gözlerimi patlatarak okumaya başlamışım. gecenin sürprizi oldu kısacası…sahiden heyecanlı bir kitap…bir solukta okunuyor…

    olay kısaca erkek kardeşi bir tarikata katılan merry’nin kardeşini kurtarma mücadelesi diyebiliriz… olaylar tarikatın merkezinin olduğu gizemli bir kasabada geçiyor. ’stepford kadınları’ filmini hatırlayın. hani her şey mükemmel gönüyor ama aslında öyle değil… ve merry burada gizemli mark’la tanışıyor…tamam dedim kesin adam gizli polis falan çıkacak …başka bir şey söylemiyorum, sonu sahiden sürpriz…

    yukarıdaki girişi yapmamın sebebi benim gibi serüven gelişimleri sevmeyenler için. benim gibi ön yargılı olmayın ve bunu bir deneyin… :saygilar::saygilar::saygilar:
     
  7. zipper

    zipper quae nocent docent

    serüven severim ama bir bd de geçince ben de duraksayanlardanım.ama bu kitabı yıllar önce okumuştum ve çok çok etkilendiğimi hatırlıyorum elimden bırakamadan su misali okuyup yutmuştum.ben de tavsiye ediyorum okunası bir gelişim gerçekten de;)
     
  8. clondike

    clondike Well-Known Member

    Sevgili Çitlenbikk. Linkli verilenlerde sorun var. Son dönem düzenlemeler nedeni ile sanırım.
    Tahminim:
    110 Elizabeth Graham - Seni Unutamam
    215 Sara Craven - Düşman Sevgililer

    doğru mu?
     
  9. çitlenbikk

    çitlenbikk Well-Known Member

    doğru,
    teşekkür ederim clondike arkadaşım sağolasın eline sağlık
     
  10. ekabir16

    ekabir16 New Member

    bukito rebecca flanders -tutsak ruhları okumadım yorumundan sonra ilk o bd okuyacağım.


    ben rebecca flanders - geçmişi olmayan kadın bdsini beğeniyorum ve ana hatlarını unutmuyorum

    alzeimer var bende heralde eskiden okuduklarımı hatırlıyorum da dün ne okuduğumu hatırlamıyorum
     
  11. anonim

    anonim E-kitap Müdavim

    Hayır gören de kişi başına yılda en az 200 kıtap falan okunuyor, o kitaplar da Dostoyevski´den Tolstoy´dan baska bir şey değil zanneder... Hani böyle de bir ukalalığımız var...Okunulan şeylere burun kıvıran insanların evine acaba kac tane kitap giriyordur cok merak ediyorum?? Aşk romanı okuyorum,ama bunun yanında bambaşka kitaplarda okuyorum...Sen okuyor musun pekı?? Ayrıca madem ulusca böyle entellektüel bir damak tadımız var, hq her allahın ayı o kadar kitabı neden yayımlıyor??Herhalde babasinın hayrına..Tüh , bak simdi acıdım adamlara.. Yazık yahu...

    Serüven bd´lerini seviyorum..Tamam , müthiş yazılmış macera kitapları değiller.. Ama o bildiğimiz bd klişeleri icinde kendilerine has bir hikaye yapıları var.. Aynı durum historical ve fantastik bd´ler icin de gecerli.. Sonu mutlu bitecek biliyorsunuz..Kahramanlar arada sacmalayadabilirler..O da tamam...
    Ama arada olup bitenleri öngörebilmek diger bd´lere göre daha zor bence..
    Diyorum veee....
     
  12. anonim

    anonim E-kitap Müdavim

    Bir serüven bd´si yorumluyorum...
    Alice Harron Orr - Gemideki Hayalet... Ismine bakınca fantastik diye düşünebilirsiniz ..Değil..
    Esas kızımız Abbie ve küçük oğlu kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar.. Eski kocası olacak olan ,egosu yüksek, birinci sınıf mobilya hammaddesi ,Abbie´nin kendisini terketmesini bir türlü hazmedememiş ve gücünü kullanarak kızımızın iş bulmasını engellemeye çalışmış..Abbie´de bu yüzden göçebe gibi devamlı yer degiştirerek yaşıyor..Ama buna rağmen kendisine halkla ilişkilerde iyi bir isim edinmeye başlamış..Ve bu sayede New York´ta bir deniz müzesinde iş buluyor.. Tarihi teknelerin bakımına yeterli ödenek ayrılması için kısa süreli bir iş..
    Sonrasında da olaylar başlıyor zaten..Tehdit mektupları, takipteki adamlar, gemilere yapılan sabotajlar,hayaletlerden ve güvercinlerden bahseden yarı kaçık yaşlı bir kadın, neye ne tepki verecegi belli olmayan bir yardımcı, borsada iflas etmis müze müdürü, içine kapanık bir müze çalışanı ve elbette müze danışma komitesinin en güçlü üylerinden biri ve ünlü bir iş adamı olan esas oğlan Cal...
    Kızımız gelgitler yaşıyor..Kime güveneceğini bilmiyor..Cal´de dahil herkesten şüphelenmeye başlıyor..Ama en sonunda esas oğlanla bir ekip olup olayları çözüyorlar...

    Kitabın bence birkaç falsolu yeri var ..
    Öncelikle o “promosyon müdürü “ ifadesine takıldım biraz..Hani bir müzeyle pek de bağdaştıramadım.. Reklamcı dese yine bir derece diyecegim..Ama satış promosyon..Picasso alana Rembrandt bedava gibi...
    Kızın tokalarıyla bir problemi var..Tik..O kadar bahsediliyor ki sonrasında bununla ilgili bir şey çıkacak diye bekliyorsunuz..Gereksiz bir ayrıntı..
    Hele bir yerde Abbie korkudan yerinde zıplayıp,dirseğiyle yanlışlıkla pencereyi kırıyor ki ,bu kız diyorsunuz ,ya karateci ya Herkül...
    Cal ve Abbie´nin ilk randevusu sabah beş buçukta NY balık pazarında..Ne romantik degil mi??
    Efendim ?? Değil mi?? Aa demeyin öyle ..NY balık pazarı bugüne bugün dünyanin ikinci büyük balık pazarı...
    Son olarak şunu söyleyeyim..Ceviriden mi baskıdan mı emin değilim ama metinlerde bir karışıklık var..Özellikle son 10-15 sayfada ciddi derecede rahatsız etti beni..Mesela bir sayfa önce adamın belinde silah var ...Diger sayfada silahı kızdan istiyor..

    Pek sayın yayınevi ,madem illa bir yer kırpacaksın sahiden gereksiz biryeri kırp...

    Ancak kitap genelinde değişik konulu ve fena bir kitap değil...
     
  13. clondike

    clondike Well-Known Member


    Ellerine sağlık :gül::Frnds: Ama beni fazlasıyla ilgilendiren şu yukarıdaki bölüme açıklama getirmek zorundayım. Maalesef artık müze pazarlaması diye bir kavram var. Ziyaretçiler müşteri. İşletme ekonomisinde okutulan bütün konular müzeler için de geçerli.

    Ben müzecilik yüksek lisansda 1 dönem İletişim ve Halkla ilişkiler, bir dönem de pazarlama okudum. Gerçekten de bir satış söz konusu, doğal olarak da ona uygun promosyonlar...:eek:ff:
     
  14. anonim

    anonim E-kitap Müdavim

    bu konuyla fazla ilgili degilim maalesef :eek:ff:
    bu yüzden kavramin bende uyandirdigi izlenimle ilgili yorum yaptigimi belirtmeliyim...müze ya da galeri ziyaretcilerini tarih ve sanatsever olarak görmek
    cok daha hosuma gidiyor .. ama tabii realist de olmak gerek sanirim.. bir sekilde döngünün devaminin saglanmasi lazim...e bu da ancak finansmanin tedarigi ile mümkün degil mi??
     
  15. clondike

    clondike Well-Known Member

    Farklı düşünüyor değilim merak etme... Benim de canımı sıkıyor bu durum. Üstelik ICOM'un resmi tanımında müzelerin "Kar amacı gütmeyen" kurumlar olduğu özellikle vurgulanırken...:eek:ff:

    Gerçi kar amacı gütmediklerini iddia edecekler ama...
     
  16. anonim

    anonim E-kitap Müdavim

    ona bakarsak esas amacin topluma hizmet olmasi da gerekiyor ya neyse....
     
  17. bukito

    bukito Well-Known Member

    okumadığım kitaplardan, ben de ilk fırsatta bunu okuyacağım (yalnız elimdeki okunacaklar listesi -bd ve diğerleri-şehir kütüphanesi kadar oldu...:D )

    yaklaşımına katılıyorum ama tky (toplam kalite yönetimi) ve müşteri ilişkileri kavramı artık okullara kadar geldi... global dünya tek bir pazar gibi görülüyor artık ve buna uyum sağlayamayan kurumlar da (ticaret yapmayan kurumlar dahi o mantıkla yaklaşmak zorunda) ayakta kalamıyor...
    şu anda yaklaşım böyle ama doğru mu işte o ilerleyen zamanlarda ortaya çıkacak...
     
  18. bukito

    bukito Well-Known Member

    http://www.kuflu.com/e-kitap/89880-joan-elliot-pickard-8211-cy-montana-mavericks-serisi-14-kacis.html

    dani işlemediği bir suç yüzünden kanundan kaçan bir avukat. ilginç bir durum, tek yumurta ikizinin işlediği suç yüzünden aranıyor. dani ile ikizi gece ile gündüz, siyah ile beyaz kadar zıt karakterler…
    cliff ise yaşadığı tatsızlıklar yüzünden çalıştığı şehirden bir süre uzak kalmaya karar vermiş ve bir süreliğine eski kasabasına dönmüş bir polis.
    bu iki kişinin yolu montana’nın bir kasabasında çakışıyor…

    dani tamamen tesadüfen karıştığı bir olay yüzünden bir süre kasabada kalmak zorunda kalıyor. bir nevi kahraman oluyor ama duruşma gününe kadar kasabada kalması lazım.

    ikisinin de geçmişte başlarından geçenleri anlatamaması ilişkilerine bir mesafe getirse de yine de birbirlerinden uzak duramıyorlar ve havai fişekler patlıyor (havada değil :D )

    beraber bir sürü şey paylaşmalarına rağmen birbirlerinden uzak durma çabaları ve cliff’in komik kıskançlıkları güzeldi. (mesela bir yerde dani başka bir adamın arkasından bakarken cliff hışımla ‘poposunu yeteri kadar seyrettin mi’ diye soruyor :D )

    unutmadan bu da bebekli bd’lerden sayılabilir ama bu bebekler insan değil kedi yavrusu hem de üç tane…
     
  19. zipper

    zipper quae nocent docent

  20. Pl1

    Pl1 Mary Poppins Site Yetkilisi

Bu Sayfayı Paylaş