Nasılsın nereden çıktın Gerçekten bana mı geldin Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen Şimdi yosun gözlerin gözlerimde Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır Kim bilir kaç dünyanın denizinden.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. can yücel
Sessizce geldin,sessizce gittin.. Sen yokken ne yapardım? Onu bile bilmiyorum,sevgilim.. Sevdin ve ya sevmedin.. Bari gitmeden önce söyleseydin.. Uğurlamaya gelirdim.. H.nur Batur
Yüz bulmadı benim uzattıklarım; Kapışıldı onun getirdikleri... Onunki ezmeydi, şekerlemeydi; Benimki bir dostun mevlit şekeri!
Sen bana mı soruyorsun yalnızlığı sever misin diye? Ben ki; çayı bile iki şekerli içerim, birlikte erisinler diye... sunay akın
Yavaş yavaş ,sessizce çekileceğim hayatından.. Öyle derin ve ıssız olacak ki gidişim; Gittiğimi ben bile anlayamayacağım. Sense yazmaya unuttuğun bir şiir misali; Ufak bir buruklukla hatırlayacaksın beni... Elveda Sevgili!! H.Nur Batur
Duvardaki yangin düğmesini örten cam parçasıyım kurtuluşun olacaksa hiç düşünme ayakkabının topuğuyla kır beni !
Özgürlük kitabının sayfaları arasına cellatların kurduğu darağacındaki ip yarım kalan sayfayı gösteriyor okumaya devam edecek nice insana Evlilik fotoğraflarının yırtılarak kırılan çerçevelerin sokağa atılan tahtalarıyla çakılıyor çocuk tabutları Hiçbir genç kız taşımıyor kolyesinde sevgilisinin fotoğrafını ama ölüm sayfaları oyulmuş bir aşk romanının içine gizliyor tabancasını...
bırakıp gittin ya şimdi sen uğursuz, çöktü üstüme yalnızlık. oysa biz bunun gibi kaç gece paylaştık? kaç kez ıslansa da yastığım sonunda hep sen bakardın. gözüme, gönlüme ..
Gün, perdelerini yavaş yavaş çekiyor. göz kapaklarım da onunla kapanıyor. hayır, ne olur! kapanmasınlar. uykularımı yine karabasanlar basar. çok zamandır böyleyim ben. herkes rahat... yatağında uyurken. ben yanıp,kavruluyorm. karanlığa kan ve ter döküyorum. sanki,beynimi seller bastı. yok artık çocukluğumdan tek bir kırıntı. çıkmıyor anılarım battığı yerden. elma da desem, armut ta desem ben,bir damla mutluluğa açım. ne olur! günün perdelerimi açın. güneşle,karanlığımı süpüreyim. anıları bıraktım. tek önümü göreyim
bugün sensizliğin ilk günü.. ne mi yapacağım ? kendimi en yakın cami avlusuna bırakacağım.. dedim ya bugün sensizliğin ilk günü.. yani kimsesizliğimin.. kutlu olsun sevgilim..
Ayrılık soktun araya, şarkılarda sordum seni, Biraz hasret kaldım ama, şiirlere koydum seni, Sen ortadan kayboldunya, demekki yok saydın beni, Bitti artık bu arayış, gecelerde buldum seni. Alışırım sensizliğe, unuturum o çehreni, Koymaz bana bu ayrılık, tutmasam olur elini, Varlığında görmemişim, yokluğunda buldum seni, Gördüm ki bir yanlışmışsın, bende artık sildim seni. Farzet ki görüşmedik, yoksun ömrümde, Tut ki hiç sevmedik, yeralmadın sen gönlümde, Bende bir can taşıyorum, bir gururum var benimde, İstemem çıkma karşıma, ben artık yok bildim seni...
Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünme. Aldanırsın. Sen o anlamlarla sadece bende varsın. Ben seviyorsam sen bahanesin... Deniz Gezmiş.
Hayatındaki tüm kişilere anten de dağıtsan, Fayda etmez. Kimse kahrını benim kadar iyi çekemez! ELÇİN GELİR
Sen bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım... Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar, Biliyor musun? Bu ikimizin hikayesi, Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın; Bildiğim yerlerde misin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi, Sevdiklerin özlemi sardı mı nicedir kalbini, Pişman mısın başlamadıkların için, iç çekiyorsundur şimdi Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyor musun hala, Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim, Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler. En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin? Şimdi düşlediklerimin neresindesin... Dedim ya. Bu ikimizin hikayesi... Islandığımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı, Bizi buluşturan kaldırımları, İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum. Ben unutmadım diye Hatırlıyor musun sonunu değiştirmediğimiz filmleri Hayatın gerçeğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği, Büyürken vazgeçtiklerimizi yada vazgeçirttirdikleri şeyleri, Ne Olacak Halim... Çabuk mu büyüdük dersin Biliyorum.. NE Olacak Halim... Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir. Neleri bırakmış olacağım birde, Ne aşkları Ne başlangıçları Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi. Biliyor musun... Tek sorum var kendimle şimdi Ahhh Ne Olacak Şimdi Halim....
Sanma ki gittiğini sanıp,seni unutuyorum... Ben benden gittiğimde bile seni arıyordum.... Yastıklara sarılıp uyuyorum. Yine seni,seni bekliyorum...
Bir gökkuşağı yalnızlığı yaşıyorum; senden sonra, Her rengi, bir bir yanlızlığınla sobeliyorum. Moru severdin hep, en çok onu sobeliyorum yokluğunda... intikam alır gibi; yalnızlığımdan Palyaçoyu da severdin sirklerden, Ama palyaçoların gözleri mor değildi ki, Gökkuşağına hayat veren damlalar gibi yaşlarda olmadı gözlerinin altında
.... Yaşıyorum, beni meşgul etmeyin. Bu bir cümledir. Fakat isterse dize de olabilir, özlü söz de. İnsan da böyledir. Ne isterse olabilir, Hatta insan bile olabilir... İbrahim T.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bana böylesi garip duygular Bilmem niye gelir nereye gider? Döndüm işte; acı yüreğimden beynime sızar Bugün de ölmedim anne. ...Ahmet Erhan