Kızımın delikanlı olmasını istiyorum

'Magazin Haberleri' forumunda sha. tarafından 21 Eyl 2010 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    Sekiz yıldır gündüz kuşağı programlarından gelen teklifleri geri çeviren İclal Aydın Kanal D’ye “Hayır” diyemedi. “Hayat Ağacı” programıyla ekranlara dönen Aydın’a kendi hayat ağacını sordum kökleri güçlü bir kadının hikayesini dinledim.

    İnsan ne kadar profesyonel olursa olsun yeni bir işe başlarken heyecan duyar mı?

    - Tabii... Bir de benim için televizyonda kırmızı hat vardı. “Bir daha asla kadın programı gündüz saati programı yapmam” diyerek yine Kanal D’de kapatmıştım kapıyı.

    Neden kapattınız kapıyı?

    - Çünkü reyting almıyorduk. Türkiye’deki özel televizyonculuk emeklemekten ilkokula doğru gidiyordu. Yani o da büyüyor gelişiyordu. Dolayısıyla devrini tamamladı. Artık insanlar doydular cinayete de evliliğe de... Bir de ben köşe yazıyorum farklı çabaların ve sosyal sorumluluk projelerinin içindeyim. Yazı benim için televizyon programından çok daha eski bir meseleydi. Yaptığım işin yazdıklarımla örtüşmesi gerekiyordu. Sekiz yıl boyunca aralıksız yılda üç-dört defa “Kabul etmezsiniz ama gelin yapın” diye kadın programı teklifleri geldi “Yok yapmam” dedim.

    8 yıl sonra size “Evet” dedirten ne oldu peki?

    - Geçen yıl hiçbir televizyon işi yapmadım. Kızımı okula gönderiyorum kitap okuyorum dünyayı geziyorum falan... Bir de Oprah Winfrey’nin programını izliyorum. Bir gün dedim ki “Böyle bir program olsa keşke”... Ama böyle bir program yapabilmek için çok iyi bir prodüksiyon ve ekip gerekiyor. Bunu barındırabilecek bir televizyon kanalı buna para harcamaya karar verecek bir televizyon yöneticisi de cabası... Aradan iki ay geçti Chicago’ya gittim. Yağmurlu bir akşam yemek yedik arkadaşlarla dönüyoruz arabayla... Kafamı bir çevirdim Oprah’nın stüdyosunun oradan geçiyorum. “Durun” dedim ve arabadan inip koşa koşa stüdyonun kapısına gittim. Fotoğraf çektirdim

    TÜRKİYE’DE HERKES “BEN OPRAH’YIM” DİYOR

    Sanki kainat her şeyi ayarlamış...

    - Evet öyle... Sonra döndüm İstanbul’a bir diziye başlamak üzereydik. Bir gün arkadaşım Elif Dağdeviren’le konuşuyorum bana “İclal tekrar diziye başlayacaksın. Vaktini çok alacak. Lal de 4’üncü sınıfa gidiyor artık. Aslında bir televizyon programı yapsan” dedi. “Benim de kafamda bir proje var. Oprah gibi bir şey olsa” dedim. Bu arada Tülin beni işle ilgili bir şey söylemek için akşam hiç aramaz ama aradı ve “İclal’ciğim baştan hayır diyeceğini biliyorum ama içimden bir ses seni aramamı söyledi. Kanal D sana bir kuşak program teklifinde bulunuyor yarın bir kahve içelim mi” dedi. Nasıl bir şey olduğunu öğrenmesini istedim. Bana bir mesaj geldi: “Şimdi program müdürüyle konuştum Oprah tarzı bir şey yapacaklarmış!”

    Şaka gibi!

    - Hem de nasıl! Bir de Türkiye’de herkes “Ben Oprah’yım” diye çıkıyor ortaya. Ama bu büyük bir prodüksiyon işi. Kanal D öyle hazırlık yapmış ki anlatamam. Sunum yaptılar bana. Programın dekorunu gösteriyorlar mesela “Oprah da şöyle 3 parçalı dekor vardır seyirci böyledir” diyorlar. Yemiş yutmuş bitirmişler. Sekiz aylık bir çalışmanın sonunda “Bu programı kim sunsun” diye bir kamuoyu araştırması yapmışlar. Ve o kamuoyu araştırmasında da ben çıkmışım.

    İnsan bu durumda gelen teklife nasıl “Evet” demez değil mi?

    - Vallahi hayatımın en kolay evetlerinden biri oldu. Sonra “Gel seni ekiple tanıştıracağız” dediler. Kapıyı bir açtım dev bir kadro. 25- 30 kişi toplantı salonunda. Program dairesi sandım ben. “Hayat Ağacı programının ekibi” dediler. Ben en fazla dört kişiyle çalıştım bugüne kadar. Heyecanlandım yani.

    BENİM TEK FARKIMŞANSIMA İYİ TUTUNMAM

    Programın ismi neden “Hayat Ağacı”?

    - Bunda da enteresan bir şey söyleyeceğim. İki yıl önce bana başka kanaldan bir televizyon programı siparişi geldi. Hazırladım yazdım adını da “Hayat Ağacı” koydum. Olmadı. Bilgisayarda bir yerde duruyor. Kanal D’de ekiple tanıştığımızda bana “Programın adı da belli oldu İclal Aydın’la Hayat Ağacı” dediler. Şok yaşadım! Son iki buçuk yıl boyunca ben kaç tane sözleşme yaptım avanslar aldım olmadı. Ne “Türk Malı” oldu ne “Canım Ailem” oldu.

    Özellikle “Türk Malı”nda başarılı olabilir miydiniz? Çünkü ben sizi aksanlı konuşurken saf bir kadını canlandırırken düşünemiyorum...

    - “Türk Malı”nda yapımcılar izleyiciyi şaşırtmaya gideceklerdi. Gülse’nin “Avrupa Yakası”nda beni oynattığı bir bölüm vardı. İzdivaç programını sunuyordum. Orada da alışılmış İclal Aydın’ın dışında bir karakterdim. Ama benim için bu program çok daha doğru bir şey oldu. “Hayat Ağacı” bir kadın programı değil. Bunun içinde yemek yok müzik yok sağlık yok. Bu bir kadın aktüel haber tartışma programı. Ama çok neşeli çok renkli. Bugüne kadar yapılmışın dışında bir şey yapma gayesi var.

    Hayatınıza şöyle bir dönüp baktığınızda İclal Aydın’ın hayat ağacı nasıl bir ağaç?

    - Balık etli! Şaka bir yana çok güzel bir logo bulmuşlar. Bir ağacın üzerinde dört mevsimin de izi var. Kurumuş dallar da var ilkbahar yaprakları da var yemyeşil karlar da yağmış. Hayat böyle çünkü. Belki benim tek farkım şansına iyi tutunan biri olmam. Şans her zaman yaver gitmez. İyi gittiği zamanlarda da peşini bırakmamak lazım. Ben Almanya’dan geldiğimde her an hazırdım bir işe. Kıyafetim üzerimde tırnaklarım ojeli “Bir telefon çalsa da işe gitsem” diye beklerdim.

    HAYATTAN BEKLENTİM AŞK DEĞİL GÜZEL BİR İLİŞKİ

    Şansına iyi tutunan birisiniz peki çalışmak ne kadar etkili hayatınızda?

    - Çok çalıştım. Bir buçuk gün eve gitmediğimi bilirim ben. Televizyonculukta bir yol aldım. Günlük yazı yazmanın bana kattığı çok şey oldu. Hayatta herkes gibi harabelerin altına girdim çıktım. Dolayısıyla artık aşka bakışım daha farklı insanlara bakışım daha farklı. Niye farklı? Öğrendim ki değişkenlik denilen şey değişmeyen tek şeymiş gerçekten. 10 yıl önce birisi bana bugünkü siyasi düşüncelerimi söylese inanmazdım. Ya da aşkla ilgili bugünkü düşüncelerimi söylese “Hayır canım ben o kadın olamam” derdim.

    Aşk sizi zamanla nasıl bir kadına dönüştürdü?

    - Aşk insanın kendi karanlık köşesi. Kendine ait özel bir yerde biriktirdiği çok hoş parçalar var insanlara ve kendine dair. O hoş parçalardan bir bütün oluşturuyor kendi kendine. O bütüne en çok benzeyeni görünce çok heyecanlanıyorsunuz. Kalan kısmını da siz tamamlıyorsunuz sevebilmek için. Kendinizi ikna ediyorsunuz çevrenizdekileri ikna ediyorsunuz. Bir gülüşü siz bir gülüşle tamamlıyorsunuz. Ama günün birinde o parçalar teker teker döküldüğünde gerçekle karşı karşıya kalıyor insan. Anladım ki onun için karşımdakine kızamam. O oyunu ben yarattım kendi gerçeğimle karşılaştım. Onun için şimdi hayattan beklentim aşk değil ama güzel bir ilişki.

    KIZIMIN ÇOK DELİKANLI OLMASINI İSTİYORUM

    Kızınıza hayatla ilgili vereceğiniz başlıca öğüt ne olur?

    - Çok delikanlı bir kız olmasını istiyorum. Yaşadığı ve yaptığı her şeyin sorumluluğunu kendisi alabilmeli. O yüzden basketbola yazdırdım. İlk gün gitti geldi “Bu erkek oyunu” dedi. “Daha iyi ya şimdiden öğren erkeklerin elinden top kapmayı” dedim! Çok iyi bir basketbolcu oldu şimdi.
     

Bu Sayfayı Paylaş