Bir nesnenin neresinde akşam olur Sivri bacaklı delikanlıar gülüşerek bara inerler Yazın bittiği rivayet edilir kasabada Yani artık tamamen bitmiştir yaz Tüketilmiştir ya da yok sayılmıştır Çığlık çığlığa koşarak bir iki at yürür denize Rakının yayları kopar bir iki adam ağlar Bir iki kadın güzel kokular içinde geçer uzaydan Senden hâlâ haber yoktur Bir nesnenin neresinde akşam olur Sessizlik ne berbat bir yolculuktur Yağmur, kopan bir inci kolye gibi yağar Sivri bıçaklı delikanlılar dövüşerek bardan çıkarlar Kışın başladığı rivayet edilir kasabada Yani artık tamamen her şeyi kaplamıştır kış Önemsenmiş ya da kabul görmüştür Çığlık çığlığa koşarak bir iki hatıra yürür akıllara Rakının kadehi kırılır bir iki kadın ağlar Bir iki adamın tenha cenazesi geçer uzaktan Senden hâlâ bir haber yoktur Sessizlik çok berbat bir yolculuktur İnsan üzülmeye görsün hayat hep tutuktur Kar, ölümün üstünü bembeyaz bir örtüyle kapar Sivri bacaklı delikanlılar birbirine dargın ayrılmışlardır buralardan Mevsimlerin aşka göre değiştiği rivayet edilir kasabada Yani artık tamamen sevdayı ele geçirmiştir mevsimler Özlemek, Unutulmak ile hatırlanılmak arasında bir ara istasyondur Çığlık çığlığa koşarak bir iki teselli yürür ömürlere Rakının tadı küflenir çürür bir iki âşık ağlar Bir iki yalnızın ismi okunur topraktan Senden hâlâ bir haber yoktur İnsan üzülmeye görsün ona hayat hep suçluluktur küçük İskender (Sarı Şey kitabından)