Yıldızların Yalnızlığıma Yan Etkisi

'Aşk ve Sevgi' forumunda sha. tarafından 7 Eyl 2009 tarihinde açılan konu

Konu etiketleri:
  1. sha.

    sha. ..daha çirkin, daha huysuz

    “İnançlarım son sürat kaybolurken bir otobanda
    Yıldızlar mıh gibi çakılıydı gecenin avuçlarına”

    Ankara-İstanbul arasına teyellenmiş ihanet desenli vakitlerdeyim… Takvimlerin yaprakları sökülmüş ve dikiş tutmuyor zaman… Yamalanmıyor ömrüme yaz akşamları… Hep bir ütü izi hayattan bana kalan… Geçmişin üzerime uydurduğu kullanılmış bir elbise sanki Aşk… Dokunuşlardaki ikinci el hissini yadırgıyor kimsesizliğim… Ayan beyan satılırken Baba yadigarı gülüşlerim sokak ortasında… Siz yakalarınızda ucuzluğunuzu belgeleyen etiketlerle giriyorsunuz yeni sezona… Hazirana özel kampanya! Hepiniz Hint kumaşısınız… Ve hepiniz bir an evvel boy göstermelisiniz ön camlarda… Defolarımı gizleyemezken ben seri-sonu reyonunda… Sizin niyetiniz hemen alıcı bulmak şaşaalı vücutlarınıza… Pamuk ipliğiyle bağlanmışım kaderin ördüğü bu şık kurguya… Koşar adım kaçmayı da denedim ben’liğimden… Onca yol kat ettim sonunda tekrar kendime döndüm… Çünkü tedariksizdim… Kısa sürdü arzın merkezine seyahatim… Yanından geçtiğim imkansızlıkları göremeyecek kadar dikkatsizdi şairliğim… Cümlelerimin tümü sargılıydı… Bıçaklanmamış harf yoktu kelimelerimde… Kimisi alfabemi sonlandırdı yokluğuyla kimisi varlığını eksik etmedi alfabemin başında… A’ dan Z’ ye bütün yaraları hatmettim… F tipi hücrelerde sayıklandı ismim… N’ için boyun eğdiğimi sanıyorsunuz işkencelere… Oysa ödün vermedim hiç özgürlüğümden… Çocuktum yalnızlık en sevdiğim oyundu… Kadınlar geldi oyunumu bozdu… Afiyetle yenildim! İçimden taşar oldu artık mağlubiyetlerim… Bir kadının icadıydı yalan, eminim… -ki sende ileri seviyede yalan söyleme sertifikasına sahiptin… Pekala sevebilirdin beni… Sen içimdeki harabenin mimarı, gururla gezinebilirdin enkazımda… Yüreğim ayaklarının altında, sana değmenin mutluluğuna erişebilirdi pekala…

    “Aklım savrulurken dudaklarının keskin virajında
    Yıldızlar küfür gibi dolandı gecenin ağzına”

    Ankara-İstanbul arasına teyellenmiş ihanet desenli vakitlerdeyim… Tehlikeli saatlerin müdavimiyim… Tarih boyu tutarsız bir yelkovanın takibindeydim… Asırlar önce dinlediğim bir şarkıydın sen ise sözlerin hala dilimin ucunda… Yarım yamalak mırıldanıyorum bazen seni… Karanlıkta kayboluyor nakaratın… Soluklarımız kesilmişti Ihlamur Yokuşu’nda hatırlarsın… Oluk oluk kanıyordu iç organlarımız… Hüznünde bir kokusu var biliyorsun seninkine yakın… Kokunu giyinmek isterdim ben bugün… Teninle örtmek isterdim çıplaklığımı… Teninle gözlerimin renk uyumunu izlemek hatta holdeki aynanın karşısında.. O sıra irisindeki hıdırellez ateşine düşmek bizzat… İsterdim ki uluorta sevişelim bakışmalarımızın ela koridorlarında… Göğsünün etrafında 7 defa dolaşsın parmaklarım, kalbini tavaf edeyim… Kalbin kabemdir ibadetimi yerine getireyim… Besmeleyle öpeyim saçlarındaki hayal kırıklıklarını… Omuzlarındaki melekleri yakaladığımızda mastürbasyon esnasında... Tanrı utancından göğün 7 kat dibine insin… Kasıklarındaki buzullar erimeden hazırlanalım su baskınlarına… (Küresel ısınma sen nelere kadirsin!) Ben bugün günahına girmek isterdim senin… Tam da Tabiat Ana’nın regl döneminde… İhlal etmek kadınlığının yol şeritlerini ve kulak asmamak kaygan zemin uyarılarına… Keşfetmek isterdim çığlıklarının esmer coğrafyasını… Kurak vadin palazlanırken tohumlarımla, isterdim ki en sapa mevkisinde şehrinin bağır çağır açsın memelerini nergislerin… En uğrak yerim olsun dar sokakların… Keza serseriliğimi dizginleyen tek meskendi hayal(et)in… Pekala ağırlayabilirdin beni… Sen ruhumdaki heyelanın asıl nedeni, benzersiz ütopyalar inşa edebilirdin topraklarıma… Yüreğim avuçlarında, senin emeğinin karşılığı olabilirdi pekala…

    “Tetiklediğin deprem köprüleri yıkarken Boğazımda
    Yıldızlar fahişe gibi sokulmuştu gecenin koynuna”

    Haklısın susmalıyım… Kaldırımların göz yaşlarımı kaldırma kuvvetini ölçemeyeceğime göre… Archimedes halt etmiş, hiçbir şeyi yerinden oynatmaya gücü yetmez yanaklarımdaki nehrin… Katli vacip bir akreptim Ankara-İstanbul arasına teyellenmiş ihanet desenli vakitlerde… Önünü alamadım iğnemdeki zehrin… Kendimi tanınmaz hale getirdim… Ne kadar yakınındayım bana tarif ettiğin ecelin kestiremedim… Sevgilim beni gün bitmeden kaç kere daha öldürebilirsin? Diyorlar ki yara da senmişsin merhem de senmişsin… Gel kitabına uyduralım herkesten sakladığın caninin yasadışı eylemlerini… Madem cinayet mahallindeki bulgular seni ele veriyor, gözlerin hemen otopsime dahil edilsin… Yeteeer! Bırak gölge etmeyi de gönül rahatlığıyla öleyim…


    Özgür Gümüşsoy(adsız)​
     

Bu Sayfayı Paylaş